Önüne bu deniz gibi vadiyi katmış, alelacele yolların tozunu attıran gerilla, Rojavalı Agit. Zira yetişmesi gereken işler çok…
Gerilla
Agit, bulunduğu geniş arazili gerilla alanının teknik sorumlularından. Baraj, jeneratör,
telsiz (büyük-küçük), bilgisayar, radyo, teyp, saat, mp3 gibi dağda aklınıza
gelebilecek tüm teknik-elektronik eşyaların bakımı ve tamirini yapıyor. Küçük
de bir atölyeleri varmış. Henüz oraya gidemedim.
Motorun
arka bölümüne bağladığı ve kiremit rengi veren şey bir meyve kasası! Lakin
içinde meyve yok. Meyveler tükenince yerini yaratıcılık almış. İşler çok ve
kapsayıcı olunca onarım ve tamir için yanında bulundurması gereken gereç de çok
oluyor. Ve işte bu meyve kasası onun bu ihtiyacını gideriyor.
Fotoğraflarını
çektiğimden haberi yok. Sadece selamını vererek yoluna devam ediyor. O gün
muhtemelen yine acil bir durum çıkmıştır diye düşünüyorum. Bir daha görme
imkanım olursa fotoğraflarını vereceğim. Kim bilir, belki atölyelerini gezme ve
merak ettiklerimi sorma fırsatını bile yakalayabilirim… Çünkü pek fazla
hareketli olduğu için ‘atölyede yakalamak
büyük şans’ diyorlar.
Şimdilik
sadece gerilla Agit’in işlerinin rast gitmesini dileyebiliyorum…
***
Sürpriz…
Bir
daha kim bilir ne zaman görebilirim düşüncesi içerisindeyken bir sabah ansızın
bulunduğumuz kampa gelince hayli şaşırdığımı belirtmeliyim. Kamp sakinleri
onarılacak şeyleri, ben de yarım kalan yazımın tamamlanmış halini düşündüm
itiraf etmeliyim.
Her
ne kadar ‘geçerken bir uğrayayım dedim’
diyorsa da mutlaka tamir ettirilecek bir şey olduğunun farkında. Çünkü buna
alışkın ve bu işi yaptığı sürece normal bir ziyarette bulunamayacağı konusunda
ikna olmuş.
Kısa
bir selamlaşma ve çay ikramı ardından kordonu kopmuş saatler, bozulmuş mp3’ler,
müzik kutuları ve radyolar çıkıyor… Her zaman olduğu gibi hazırlıklı. Hemen
oracıkta tamir işlemi başlıyor. Bu defa malzemeleri meyve sepetinde değil,
sırtında taşıdığı çantada. Ben merakla motorunu soruyorum. Arızalandığını ve
şehre gönderdiğini söylüyor. Üzülüyorum. Anlatımından çıkardığım kadarıyla geri
dönüşü olmayan bir hastalığa yakalanmış motoru… Pek dert etmiş gibigörünmüyor. “Yürümek daha iyi” diyor. Havaların daha
sıcak olacağını hatırlatıyorum “sorun
değil” şeklinde cevap veriyor. Onun için çerezlik olan masanın üzerinde
duran teknik malzemeleri onarmaya başlıyor. Ardından bozuk jeneratöre de
bakacak. Ben tüm işlerini bitirmesi ardından ona fotoğraflarını göstereceğimi
ve birkaç soru sormak istediğimi söylüyorum. “Tabi neden olmasın” cevabını aldıktan sonra yanından ayrılıyorum…
Tüm
işlerini bitirdikten sonra çınar ağaçları altına kurulmuş mütevazı bir çadırda
önce fotoğraflarını gösteriyorum. (hafif
tebessümle beğendiğini söylüyor) Ardından sohbetimiz başlıyor. Ve O’na dair
merak ettiklerimi soruyorum…
Kendi dilinden gerilla Agit…
Gerilla
Agit 1981’de Rojava’nınKobane kentine bağlı DerbazinKöyü’nde dünyaya gelmiş.
ZirwariAşireti’nden. 10 çocuklu ailenin dördüncü çocuğu. Kendisinden büyük iki
ablası ve bir ağabeyi var. Beşi erkek toplam altı da küçük kardeşi. En
küçükleri kız. Gülerek, “2000 yılında gerillaya
katıldığımda on kardeştik belki de çoğalmışızdır, net bilgim yok” diyor.
Büyüdüğü köye en yakın yerleşim birimi Cerbusarap adlı Arapların yaşadığı
ilçeymiş.
Biraz
sohbet edince anlıyorum ki mesleğinin aile geleneğiyle ilgisi var. Dayısı ve
babasının amcası motor araba, jeneratör gibi teknik aletlerin tamiriyle
uğraşıyormuş.Agit de onlardan öğrenmiş. Yani onlar da okullarda eğitimini
alarak değil, tamamen hayat tecrübelerinin nesilden nesile aktarılması şeklinde
öğrenmişler. Agit gibi…
19
yaşında dağlara gelen Agit, şimdi 32 yaşında. Agit gerilla yaşamını tüm
detaylarıyla öğrenmek için kendini erken deşifre etmemiş. İlk beş yıl Behdinan,Zapve
Zagros bölgelerinde gerillacılık yapmış. 2005 yılından bu yana ise teknik birim
çalışmalarda yer aldığını söylüyor.
*****
“Benim için bir jeneratörü tamir etmek basit bir şey
ama onlarca arkadaşımın işini görüyorsa o benim için en önemli ve ciddi iştir.
Diğer onarım işlerini de bu çerçevede ele alıyorum.”
İşte
bu kadar sade anlatıyor işinin önemini ve devam ediyor: “Arkadaşlara ait bozulmuş herhangi bir eşyayı tamir ettim mi mutlu
oluyorum.”
Çalışma
esaslarını da keyfiyete sıfır tolerans ilkesine bağlamış. Kesik kesik ve sessiz
konuşmasından yola çıkarak ‘hiç kavga
ettin mi?’ diye soruyorum. Sonuçta stresli iş, her gün bir yerlere
koşturmak zorunda. Gayet sakin ve aynı ses tonuyla öfke ve sinirli zamanlarını
genelde arkadaşlarına yansıtmamaya çalıştığını söyleyerek ‘zaten çoğu da uçup gidici’ diyor.
Gittiği
her kampta teknik sorumlularına arızalı cihazların sorunlarını nasıl gidermesi
gerektiğini de anlatıyor. Çoğu geçici olduğu için aynı şeyleri onlarca defa
aynı sabırla anlatmak zorunda kalıyor yani.
Bazı
ustaların, bozulmuş herhangi bir aleti ondan önce başkası kurcalamışsa
bakmadığı gibi özelliklerinin olduğunu hatırlatıyor ve ‘sen de böyle misin?’ şeklinde bir soru yöneltiyorum. “İlk ben görmeliyim arızalı aleti diye bir
şartım yok. Sonuçta gerillayız bazen ben belki günler sonra gidebilirim. O
arada ihtiyaçları varsa birilerinin tamir etme çabası mutlaka olur. Böyle katı
yaklaşımım yok. Bu konu esnektir benim için.” Şeklinde gayet makul bir
cevap veriyor.
Gerilla
Agit’inBager adında bir de ortağı var.Bager’in uzmanlık alanı ise kaynakçılık. Kendisi
ondan öğrendiği gibi, bilgilerini de onunla paylaşıyor. İki yıldır birlikte
çalışıyorlar…
Özel sorular
Temel felsefesi: Yöntem ve hiçbir şey imkansız değil. (Bunu hem yaşamı hem de işinde esas almaya
çalışıyor)
Hayali: Uygun
bir zaman ve zeminde gençlerle tecrübelerini paylaşmak, hatta bir okul açıp
eğitimini vermek istiyor.
En sevdiği çiçek: Dağa gelmeden önce en çok sevdiği çiçek duvara tırmanan sarmaşıkmış.
Ancak Kürdistan’a özgü olan Şilêre(ters
lale) çiçeğini gördükten sonra bir numarası o olmuş.
En sevdiği hayvan: Keklik (erken evcilleştiği için)
En güzel yer:Zagros(yükseltilerinin verdiği muhteşem duygu)
En acı veren olay:“2006
yılındaZagros-GeliyeZap’ta bir tim arkadaşımızın bulunduğu yer deşifre olunca
savaş uçakları bombardımana başladı. Biz de yakın mesafedeydik. 3 arkadaş şehit
düştü. Ciwan Çele adında bir arkadaşımız vardı. Arkadaşların cenazelerini
getirmek için gittiğinde tekrardan bombardıman oldu. HevalCiwan’ın bir bacağı
koptu. Karşı tarafta yeni savaşçıların kampı vardı. Kopan bacak görünebilir bir
yere fırlamıştı. HevalCiwan sürünerek gidip bacağı gömdü ki yeni arkadaşlar
etkilenmesin. Daha birkaç dakika geçmemişti uçaklar tekrardan gelip bombardıman
yaptı. Ciwan arkadaş burada şehit düştü. Beni derinden etkileyen olayların
başında bu gelir.”
En mutlu olduğu olay: Kızkardeşinin gerillaya katılması(Henüz karşılaşamadıkları için kod adını bilmiyor)
Gerilla
Agit gazetemiz aracılığıyla halka ve gençlere de kısa bir mesaj iletmek istiyor:
“Geçtiğimiz yıl hamle sürecinde halk ve gerillanın
birbirini tamamladığını gördük. Ve şimdi büyük bir kazanım içinde olduğumuz
biliniyor. Gerilla sadece savaşçı değildir, aynı zamanda siyasetçidir de. Hedefe
ulaşmak için kararlılıkla yürüyor. Önderliğimizin öncülüğünde büyük
kazanımlarımız oldu. Şahadete ulaşan binlerce yoldaşımızı da bu vesileyle anmak
isterim. Halkımızın direnişi bize büyük moral veriyor. Direnişin olmadığı yerde
tükeniş başlar. Gençlerimiz de bunu böyle ele almalı ve sürekli örgütlü bir
sistem içerisinde olmalı.
Yeri gelmişken Rojava halkımızı da yeniden inşa
sürecinde gösterdiği büyük direnişten ötürü selamlıyorum. Kürt halkının
birbiriyle dayanışması sadece dönemsel ve maddi olmamalıdır. Manevi, moral
verici eylem ve etkinliklerede ihtiyaç vardır. YPG ve YPJ güçleri ile daha
derin bir bütünleşmeyle Rojava’da hedefe daha sağlam adımlarla yürüneceğini
düşünüyorum.”
Not: Bu yazı 04 Ağustos 2013 tarihinde Yeni Özgür Politika gazetesinin PolitikART adlı 15 günlük ilavesinde yayınlanmıştır
http://www.yeniozgurpolitika.eu/index.php?rupel=nuce&id=22806