Kandil sakinlerini izleyince, heybetli dağları ve
geniş etekleri gerillayla paylaşmanın mutluluğu ve huzuru o kadar bariz
yansıyor ki. Aslında huzuru gerilla ile buluyor demek daha doğru. Bu, özellikle
de geçtiğimiz yıllarda gerillanın İran ordusuyla göğüs göğüse savaşında açığa
çıkmıştı. KDP güçleri ‘halkı koruma’ adına hemen Kandil sınırlarının dışında
Qasre denilen şehre yakın bir alana prefabrik evler kurmuş ve halkın oraya
kaçmasını teşvik etmişti. Halk çıkacak böylelikle gerillaya büyük darbeler
vurulacaktı! Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı. Kandil’de halk gerillayı
evladından ayırmıyordu. Sadece mutluluğu paylaşmak için aynı toprağı
adımlamıyor, aynı havayı solumuyorlardı. Zor zamanları da birlikte
atlatacaklardı. Halk Kandil’i terk etmedi. Bilakis, hem savaş sırasında maddi-manevi
desteğini sundu hem de sonrasında bu dayanışma ve birliktelik devam etti.
Bu fotoğrafı çekerken, ilk olarak genç kadın
gerillaya ve küçük kıza gösterdiği sevgiye odaklanmıştım. Ancak sonradan daha
ötesini görebildim. Yaşlı amcanın gözleri izlediği manzaranın mutluluğunu
yansıtıyordu. Küçük kızının gerillaların içinde büyümesinden memnundu. Gerilla
ile birlikte yaşamaktan memnundu. Ve amcanın bu bakışları bana hiçbir tehdit ve
hiç kimsenin bu mutluluğu ve huzuru bozamayacağını anlatıyordu. Bilmem haksız
mıyım?